NOTALAR RUHA DOKUNDUĞUNDA
Notalar Ruha Dokunduğunda
“Müzik, sözle anlatılmayanı anlatma
sanatıdır. Sözcüklerin anlatabildiği, zekânın kavrayabildiği şeylerin çok
ötelerine gidebilir. Müziğin alanı, belirsizliğin, elle tutulamayanın, düşlerin
alanıdır. ” der Charles Munch (Öz, 2001). Gerçekten de müziğin gücü öylesine
büyüktür ki, sınırları olmayan bir dünya gibidir.
İnsan
yaşamıyla iç içe olan müziği, Uçan (1994) “belli bir amaç ve yöntemle, belli
bir güzellik anlayışına göre işlenerek birleştirilmiş seslerden oluşan estetik
bir bütün” olarak tanımlamıştır.
Müziğin
insana ve çevresine kültürel, sosyal ve psikolojik anlamda olumlu birçok
etkileri vardır. Diğer tüm sanat dalları içinde insan ruhu üzerinde en derin
etkiyi bırakan sanat müziktir (Apaydınlı, 2012).
Uçan (1994), müziğin insanın
bireysel yaşamındaki psikolojik işlevlerini genel hatlarıyla şöyle
açıklamıştır:
·
Bireyin
kendini tanımasına, kendine olan güveninin artmasına, kendini
gerçekleştirmesine, kişiliğini geliştirmesine, yaşamını zenginleştirmesine
yardımcı olur ve böylece daha sağlıklı ve mutlu yaşama olanağı sağlar.
Bireydeki yaratıcı gücü uyandırır, yaratma yeteneğini zenginleştirir ve onun
gelişimini hızlandırır.
·
Bireyin
boş zamanlarını etkin olarak ve zevkli uğraşılarla değerlendirmesine olanak
sağlar.
·
Bireyin
dikkatini toplamasına, duygularını güçlendirmesine, kendini anlamasına ve
anlatmasına ve kendisi hakkında olumlu görüş geliştirmesine katkıda bulunur.
·
Uyumsuz
çocuklardaki uyum bozukluklarını gidermede, ruhsal-sinirsel rahatsızlıkları
tedavi etmede etkili bir uyarıcı ya da araçtır.
·
Bireyin
içinde yaşadığı doğal, toplumsal ve kültürel çevreye duyarlılığının artmasına,
gelişmesine ve derinleşmesine olanak sağlar ve çevresine uyum sağlamasını
kolaylaştırır.
Ayrıca
müzikle herhangi bir şekilde ilgilenen ergenlerin sosyal, duygusal ve fiziksel
alanda yaşıtlarından daha olumlu özelliklere sahip oldukları görülmektedir.
Bedensel olarak daha sağlıklı ve yaşıtlarıyla kıyaslandığında motor
etkinliklerde daha hızlı gelişim göstermelerinin yanı sıra sorumluluk duygusuna
sahip olurlar. Zihinsel gelişim alanında ise genel olarak merak etme ve öğrenme
açısından üstün olan, soyut düşünme yeteneklerinin gelişmiş, genel bilgi işleme
sürecinde hızlı, çabuk, akılda tutabilen özgün ve yaratıcı fikirler üretme
eğilimine, iyi bir gözlem yeteneğine sahip oldukları görülmektedir (Oral, 2004).
Özetle;
müzikle ilgilenen çocukların anlatım güçlerinin geliştiği, iş yapma alışkanlığı
ve sorumluluk duygularının önemli ölçüde arttığı, yaratıcı yeteneklerinin
yükseldiği ve kendilerine olan özgüvenlerinin gelişme içinde olduğu görülmüştür
(Çilingir, 1990).
Müziğin,
insan ve insan psikolojisi üzerindeki tüm bu olumlu etkileri düşünüldüğünde,
Nietzsche’nin dediği gibi “müziksiz hayat hatadır” ve bana kalırsa eksiktir.
Beşire
Mansız
Kaynaklar
Apaydınlı, K.
(2012). Ergenlik Dönemi Sorunlarının
Çözümünde Müzik Eğitiminin Rolü ve Önemi, E- Journal of New World Sciences
Academy, Cilt: 7 Sayı: 2 Makale No: D0089
Çilingir, V. (1990). İlk ve Orta Dereceli Okullarda Eğitici Çalışmalar İçerisinde Müziğin
Yeri. Orkestra Dergisi, Sayı: 198, ss: 31.
Oral, A. (2004). Ergenlik
Döneminde Stresle Başa Çıkma: Stresle Başa Çıkma Programının Geliştirilmesi ve
Etkililiğinin Değerlendirilmesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Öz, N.B. (2001). İnsanın Kültürel
Gelişiminde Müzik Eğitiminin Önemi Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: XIV, Sayı: 1, 2001
Uçan, A. (1994). İnsan ve Müzik / İnsan ve
Sanat Eğitimi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları: Ankara.