Eski isimlendirme ile “Manik depresif” hastalıktır. Bipolar demek, iki uçlu demektir. Yani; bir ucunda depresyon diğer
ucunda hipomani ya da mani vardır. Bazen de karışık olarak bir arada olan bir
hastalıktır. Depresyon dönemi, klasik depresyonlara göre daha uzun ve ağır
seyreder. Belirtileri:- Yaşamdan zevk alamamak,
- Mutsuzluk,
- Aşırı bir halsizlik ve uyuklama hali,
- Günlerce uyuma durumu,
- Aşırı duygusallık ve çabuk ağlama,
- Sabırsızlık ve ani öfkeler,
- Sinirlilik halleri,
- İştahta azalma ya da aşırı yemek yeme,
- Cinsellikten soğuma,
- Yalnızlaşma,
- Kimseyle görüşmeme,
- Sorumluluklarını yerine getirememe,
- İntihar düşünceleri,
- Her şeyin boş ve anlamsız gelmesi,
- Alkol, kumar, madde kullanımı,
- İnternet bağımlılığı gelişmesi riski bu dönemde
yüksektir.
Hipomani; kişinin
psikolojik ve bedensel olarak normalin üzerinde bir canlılık sergilediği, ancak
mani kadar da şiddetli olmadığı bir ruh halidir. En az 4 gün, gün boyu
süren, sürekli, kabarmış, taşkın ya da kolay tetiklenip hızla öfkelenebildiği,
neşelenebildiği ayrı bir duygu durum döneminin olması gereklidir.Mani; gerçek
durumuyla uyumsuz bir iyilik, neşelilik hali vardır. Her şey çok güzel ve
zevklidir hayattan müthiş bir zevk alınır. Kişinin içi içine sığmaz. Sürekli
güler, eğlenir kahkahalar atar. Şarkı, türkü, ilahi söyler, eğlenir oynar, dans
eder kimseyi umursamaz. Bazen engellendiğinde kızar, taşkınlık gösterir,
küfreder.Bilinçsel alanı:Manik
insan kendini çok değerli, büyük görür. Megolomaniktir. Her şeyi o bilmektedir,
önemli projeleri, düşünceleri vardır. Düşüncelerin akışı ve çağrışımları
çok hızlanır. Kendinde konuya atlarlar, kafiyeli konuşur; zihni çok açılır. dikkati
çok çabuk dağılır, her şeyi görür ve ilgilenir. Bir konuya tam yoğunlaşamaz.
Bazen gerçeğin dışına çıkılır.“Ben
erdim, peygamberim, mehdiyim, Atatürk’üm ülkeyi, insanlığı kurtaracağım” diye
hezeyanlar ortaya çıkar. Hezeyanlarına uygun sesleri işitebilirler
(Halüsinasyonlar) izlendiğini kendisine komplolar kurulduğunu söyleyebilirler
her tarafı araştırır, şüphe ile bakar bazen polise başvurur takip edildiğini
söyler. Bu durumda olan manik hastalar yanlışlıkla şizofren damgası
yiyebilirler, oysa mani düzelince bu “psikotik belirtilerde” düzelir.
Konuşma ve Hareket Alanındaki Belirtiler:Manik
insan sürekli konuşur. Konular bir birinden kopuktur, fikir uçuşmaları vardır. Hareketleri
çok artar, yerinde durmaz, sürekli gezer, seyahate çıkar, tanımadığı insanlarla
bile hemen samimi olur, şiirler, öyküler yazmaya başlar, resimler çizer, yeni
atılımlar yapar, riskli davranışlara girer, aşırı ve gereksiz para harcar.
Kendisini ilgilendirmeyen konulara da bulaşır, başını derde sokar. Aşırı alkol,
sigara tüketebilir. Çok hızlı ve tehlikeli araba kullanır. Büyük yatırımlara
girip zarar edebilir. Ani bir kararla boşanıp yeniden evlenebilirler.
Bedensel Belirtiler:Uykusu
çok azalır, 1 saat bile uyuyamayabilir, ancak uykusuzluktan yakınmazlar. Cinsel
dürtüleri, istekleri çok artar. Ayırım yapmaksızın seks ilişkisine
girebilirler, çok konuşmaktan dolayı sesleri kısılabilir, aşırı hareketten
dolayı kilo kaybedebilirler. Mani tablosunda olan kişi hastalığını kabul etmez.
Bunun için çevrenin anlayışlı, nazik bir biçimde yaklaşıp onu ikna ederek
doktora götürmeleri gerekir. Bu şekilde hasta ikna edilemezse ne şekilde tedavi
ettirilebileceği bir psikiyatriste danışılarak öğrenilmelidir. Mani bir
nöbettir ve baskılanabilir, tekrarlanmasın diye koruyucu ilaçlar kullanmak
gerekir. Mani nöbetindeki insanın davranışları kişinin kontrolü dışında
gelişir. Hasta yakınlarının suçlayıcı yargılayıcı yaklaşmamaları gerekir.
Hastaya yapılabilecek en iyi yardım bir an önce tedavisine yönlendirmektir.
Bipolar bozukluk h
er yaş grubunda görülebilir. En sık 15-25
yaş arasında yoğunlaşır. Ailesinde aynı hastalık ya da başka bir duygu durum
bozukluğu olan bireylerde daha sıklıkla görülür. Âmâ mutlaka her bireyde olacak
diye bir geçiş yoktur.Hasta yakınlarının bu
hastalık hakkında bilgilenmeleri çok önemlidir. Belirtilerini tanımaları ve
gidişatın nasıl olacağını tahmin edip, önceden önlem almaları gerekmektedir. Hastalığın
biyolojik kökenli olduğu ve hastaların kontrolünde
olmadığı gerçeği
iyi
kavranmalıdır. Hastalara sevgiyle, şefkatle, tatlı dille, ama açık ve kararlı
bir dille yaklaşılmalıdır. Zıtlaşmalar, inatlaşmalar ve fiziksel şiddet olmamalıdır.
Doktorlarla mutlaka iletişim halinde olunmalıdır.
İlaç kullanımında ve doktor
seanslarında destek olunmalıdır. Özellikle depresif dönemde çok unutkan
olduklarından, hasta yakınları ilaçlarının takip etmelidirler.
Bipolar hastalık, şeker ve tansiyon hastalığı gibi devamlı ilaç
kullanmayı gerektiren biyolojik genetik kökenli bir hastalıktır. Tedavide ki
amaç; kişinin ne depresyon ne de hipomani ve mani yaşamamasıdır. Ancak tedaviye
rağmen bazen bu gerçekleşmeyebilir. Farklı tedavi seçenekleri devreye sokulur.
Bugün için geliştirilen çok iyi ve yan etkisi az ilaçlar vardır. İlaçsız tedavi
mümkün değildir. Bipolar
hastalar; kendilerine çok engel olunduğunda, sert konuşulup aşağılandıklarında
saldırgan olabilirler. Onlarla çok açık, dürüst ve net konuşmak gerekmektedir.Depresyon
döneminde çoğunlukla “atıl” durumdadırlar. İşlerini yapamazlar,
sorumluluklarını yerine getiremezler. Bu nedenle onlara yardımcı olmak ve
beklentileri azaltmak şarttır. Yanlarında olduğunuzu her zaman hissettirmek ve
destek olmak tedavilerini olumlu etkiler. Mani
döneminde ise çoğunlukla hastalıklarını kabul etmediklerinden ve çok coşkulu,
keyifli olduklarından isteklerine göre hareket ederler. Bunun yanında aşırı
alış veriş yaparlar, ellerine fazla para ve kredi kartı vermemek, âmâ
harçlıksızda bırakmamak gerekir. Bu dönemde ne yapıp edip tedaviye yönlendirmek
ona yapılacak en büyük iyiliktir. Çoğunlukla tedaviyi ret ederler, kaçarlar.
Kanuni ve hukuki bazı yolları kullanmak gerekirse, doktorla istişare halinde
uygulamaya geçmek doğru olur. Mani döneminde artmış, abartılı bir yaşam söz
konusudur. Hastayı ikna edecek, ya da sözünü dinleyecek, belki korkacağı aile
ve arkadaş-dost çevresinden birisiyle tedaviye götürmek gerekebilir. Depresyonda iken ve normal haldeyken
onları bilinçlendirmek önemlidir. Hastalık kişinin elinde ve iradesinde
olmadığından ve sık tekrarlayabildiğinden devamlı ilaç kullanmaları gerektiği
anlatılmalı ve ikna edilmelidir. Asla uykusuz kalmamalıdırlar, gece işlerinde çalışmamalıdırlar.
Uykusuzluk bu hastalığı tetiklemektedir. Düzenli bir iş ve yaşamlarının olması
sağlanmalıdır.
Tedavi edilmediği durumda ağır bir seyir
izleyebilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Bipolar Bozukluk bazı kişilerde mevsimsel
bir dalgalanma gösterir. Sonbahar ve kış, depresif durumun, ilkbahar aylarıysa
manik atakları gözlendiği aylardır. Duygu durumların yoğunluğu ve süresi
kişiden kişiye büyük ölçüde değişir. Bipolar bozukluk tedavisinde duygu durum
düzenleyicisi (lityum karbonat, valproat vb.) ilaçlar kullanılır. Yinelenen bir
patoloji olması nedeniyle duygu durum düzenleyici ilaçlar doktor kontrolünde
ömür boyu alınması gerekebilir. Tedavi sırasında düzenli olarak psikiyatrist
kontrolünde lityum veya valproat kan testleri yapılır. Serum ilaç seviyesine
göre psikiyatri uzmanı ilaç dozunu belirler. Manik atak döneminde 0.8-1.2
mEq/l, uzun dönemli idame tedavisinde ise 0.8-1.0 mEq/l serum lityum seviyesi
hedeflenir. Bazı epileptik ilaçlar ve antipsikotiklerde bipolar bozukluk
tedavisi için kullanılmaktadır. Tedavi sonrasında Lityum tabletlerinin
bazı yan etkileri görülebilir, bulantı, kusma, sık su içme gereksinimi, ellerde
titreme ve kilo alma gibi. Hatta uzun süreli doz aşımlarında (4-5 Ay gibi.) Lityum
birikmesine bağlı ölümle sonuçlanan vakaların olduğuda bilinmektedir. Hamilelik
dönemleri süresince doktor kontrolünde lityum kullanımına ara verilmelidir.
Lüzum halinde ilaç değişimi alternatif olabilir. İlaçla tedavi, hastalığın
kontrol altına alınması içindir. Bipolar bozukluğun sağaltımı, genelde kişinin
depresyon etkilerine daha açık olması sonucunu getirir. Kişi, bir psikiyatrist
doktor ve psikolog yardımıyla, depresyon eğilimlerine karşı bir savunma
geliştirmelidir. Yine de manik ataklar önlense bile, kişide genel bir durgunluk
gözlenebilir. Kişi, bu eğilime karşı da hazırlıklı olmalı, yoğun depresif
süreçlerde gerektiğinde müdahale edilmelidir.