
Hayatımıza kattığı canlılık, bize verdiği yaşama sevinci ve o
geldiğinde sapasağlam oluşumuzun bir sebebi var. Evet! Vallahide
billahide aynen öyle… Nasıl anlatsam bilemiyorum. Kelimeler çok yetersiz
kalır…Hepsi hafızamda sıralanmış ama tarif etmeye yetmiyorlar. Kimden
mi? Torunumdan… Yaşama sebebimden, hayatımın en yüksek adrenalin
kaynağından dünyamdan, canımdan, gülümden, bitanemden sözediyorum.
Evimizin başköşesinde mis kokulu amber mi desem? Ne desem bilmiyorum.
İnsanı hayata bağlıyor. Her şeyi unutturuyor. Tıpkı bir doktor gibi
sizi tedavi ediyor. Depresyon ilacım, uyku ilacım, her şeyim benim
torunum… (Maşallah)
Adeta evimize güneş gibi doğdu kuzum.
Allah’ıma çok şükür ( Bu arada gelinime ve oğluma binlerce
teşekkürler) Torun sevgisini bize tattırdıkları için… Darısı (bizim
yörede öyle derler.) diğer çocuklarımın başına… (Amin)
Bu benim düşüncem olsada eminim tüm Babaanne, Anneanne ve
Dedeler’lerde benim gibi düşünüyorlardır. Her hareketine katıla katıla
gülüyorsunuz. O anda damarlarınızdaki kan çiftetelli oynuyor ve
adrenalin tavana vuruyor adeta… Yeterki o istesin, siz her durumda onu
mutlu etmek için, içinizden geldiği gibi davranıyorsunuz. Emir kumanda
onun elinde, utanmakta neymiş, yerlerde sürünmekte ne varmış… Her türlü
hayvan taklitlerini sıraladığınızda, onun gülüşünü ve heyecanını izlemek
dünyaya değmez mi?
Yeterki o gülsün ve neşelensin, eğlensin sizde enerjinizi depolayın
ki onun yokluğunda o adrenalini harcarsınız. Allahım bu nasıl bir
tatlılıktır ki… Hiç bir şeyi size aykırı gelmiyor. Onla geçirdiğiniz
zamanlarınız öyle çok çabuk akıp gidiyor ki… Zamanın nasıl geçtiğini
anlamıyorsunuz. Büyüklerimiz derlerdi de inanmazdık. ”Torun baldan
tatlıdır”diye…
Maşallah şimdiki çocuklar çok şanslılar. Her şey ellerinin altında,
ne isteseler önlerine geliyor. Bazı çocuklarda ters etki yapmıyor da
değil, bu kadar her şeye sahip olmak, kimi çocukların herşeyi çabuk
tüketen ve sonunda mutsuz bir birey olarak yetişmesine de sebep
olabiliyor. İyi bir insan olarak yetişmenin, aileden aldığı temel
eğitimden kaynaklandığınıda unutmayalım. Huzurlu ve mutlu çocuk
yetiştirmek kadar güzel bir duygu yoktur. Hele onların isteklerini geri
çevirmeden yerine getirmek ne güzel bir histir. Bizler şimdikiler kadar
şanslı değildik oysa…
Eskiden öğretmen okula alınacak bir şey istese, eve gelince onu
Baba’mıza, ya da Anne’mize nasıl söyleyeceğimizi düşünür
dururduk. Teknoloji çocuklarının yanısıra Anne ve Baba’larda bu yönden
şanslılar. Dünya ellerinin altında, hiç zorluk çekmeden sanalda olsa bir
eğitmenden yada doktordan yardım alabiliyorlar. Ne sormak istiyorlarsa
hemen cevabını alıyorlar. En güzelide eğitimli Anne Baba olarak
çocuklarına nasıl davranılacağını, nasıl iyi bir evlat olması
gerektiğini hepimizden daha iyi biliyorlar.
Bizler ne kadar herşeyi görmüş, geçirmiş ve tecrübe edinmiş olsak da
bir çok eksiklerimiz varmış. Yeni yeni farkediyoruz. Bu yaşımda daha iyi
bir babanne olmak için okuyorum. İyi bir ebeveyn olmanın püf
noktalarını araştırıyorum. Nede olsa bizler, bu teknolojiyle büyütmedik.
Çocuklarımızı sevemedik, iş’ti güçtü, temizlikti derken yıllar su gibi
aktı geçti. Yinede çocuklarım dünyanın en iyi evlatları olarak
yetiştiler. Evlatlarıma binlerce teşekkür ediyorum.
Elimizden geldiği kadar onlara iyi bir Anne ve Baba olmaya gayret gösterdik umarım başarmışızdır.
Şimdi yakalayamadığımız o yılları, sevgiyi, şefkati torunlarımıza
vermeye çalışıyoruz. Her neyse işte:))::) duygu yoğunluğum olmaya
başladı. Sizler çok iyi anladınız benim ne demek istediğimi, içimden
geldiği gibi yazdım. Benim torunum benim hayatım işte o kadaaarrr…
Herkese nasip etsin, yaşanması gereken müthiş bir duygu… Öteki tarafa
gittiğimizde de bu yazıları büyüyünce okuyacak olması da ayrıca güzel…
Bababanne’si onu çok seviyor. Allahım tüm insanları korusun ve
evlatlarını onlara bağışlasın, sağlık ve sıhhat versin. Evlerinize bu
güneşin doğması dileğimle… hoşça kalın.