Canlıların ve Doğanın Katline ve İstismarına HAYIR! 
“Mimarlık” dediğimiz zaman, maalesef bazı insanların aklına
“sadece çizim, sonrada binayı inşa ediyorsun işte”düşüncesi gelmektedir. Böyle bir düşünce konu hakkında bilgisizlikten kaynaklanmaktadır ve binlerce senedir insanlık tarihini şekillendirmesinde yer alan en önemli alanlardan bir tanesini küçümsemektir. Mimarlığın ne olduğuna dair bir sürü farklı tanım getirilmiştir, ancak en özet haliyle iki tane söz paylaşmak isteriz:
“Ben mimarlığa dondurulmuş müzik derim. ” (Johann Wolfgang von Goethe)
“Mimarlık, döneme ait isteklerin uzaydaki (boşluktaki/hacimdeki) tercümesidir. ” (Ludwig Mies van der Rohe)
Mağaralardan çıkıp büyük şehirlere yerleştik. Yaşantımız değişti, birçok şeyimiz gelişti, ve bu şeylerin arasında mimarlık da bulunmaktadır. Öyle ki mimarlık sadece yapı tasarımı olmakla kalmamış, farklı sanatsal kollara da ayrılmıştır. İran ve Çin mimarisi diye ülkeden ülkeye göre değişen, Barok ve Ekspresyonist mimariye kadar akımdan akıma göre değişen bir sanat anlayışı haline gelmiştir.
Maalesef insanlar sadece Pisa kulesine ve Mısır Piramitlerine hayranlık duymaktadır, çünkü gezegenimizde bulunan binlerce diğer inanılmaz yapılardan haberdar olmamaktadırlar. Tıpkı biyolojiyi incelediğimiz zaman “böyle bir canlı mı varmış! Vay be! ” dediğimiz gibi, herkesin övdüğü piramitlerden daha muntazam yapılar da bulunmaktadır. Piramitleri biz de bir insanlık başarısı olarak görüyoruz, ancak gereğinden fazla değer katmıyoruz, hele
“uzaylılar yaptı! ” diyebilecek kadar da ileriye gitmiyoruz.

Ancak gelecekteki şehirlerin her zaman karanlık, pis, sevimsiz ve her yerin beton ya da başka yapı malzemelerinden inşa edilmiş yapılarla kaplı olduğunu hayal ederiz. İzlediğimiz bilim-kurgu filmlerinden de bunun etkisi altında kalmış olabiliriz. Fakat günümüzde Yeşil Mimarlık (Sürdürülebilir Tasarım, Yeşil Tasarım) dediğimiz bir alan bulunmaktadır. Şimdiden belirtelim ki bu yazımızda yeşil mimarlığın detaylarını vermeyeceğiz, çünkü vermeye kalkışsaydık, bırakın bir makaleyi, kocaman bir kitap yazmamız bile gerekirdi. Burada mimarlığın sadece yapıları tasarlamak ve inşa etmekle kalmadığını, aynı zamanda hem yapının kendisi hem de çevresinin de düşünüldüğünü birkaç görsel ile göstermek istiyoruz. Burada paylaştığımız görsellerin bazıları gerçek yapıların fotoğraflarıdır, bazıları da dijital tasarımlardır.
Eğer fark ettiyseniz, “bina” yerine “yapı” kelimesini kullanıp duruyoruz, çünkü her yapı bir bina değildir (Örnek: köprüler birer yapıdır, bina değil), bu sebeple mimarlık sadece apartman ya da evle kalmaz, bütün şehir tasarımlarına kadar uzanmaktadır. Bu yüzden peyzaj mimarlığından tutun şehir plancılara kadar bir sürü tasarım kolu bulunmaktadır.
Sanıldığının aksine, yapılar “The Sims” oyunu gibi gelişigüzel inşa edilmiyor. Ağaçların konumu, toprak yapısı, Güneş ışığının gelme açısı, mevsimlerde çevredeki değişimler, ortalama rüzgar yönü ve kuvveti, deprem bölgenin derecesi, komşu yapıların sınırı, bina cephesi, çatı şekli, arazi eğimi, çevreden gelen ses düzeyi vb. gibi onlarca şey düşünülmektedir. Bunları kaç mimar ve/veya tasarımcı dikkate alıyor derseniz, maalesef herkesin işini düzgün yapmadığını belirtmek zorunda kalırız. Bir yapı tasarımı ve inşaatı için çevreye verdiği zararı en aza indirmek ve içeride yaşayacak/gezinecek insanların psikolojik sağlığını göz önünde bulundurmak bir şarttır. Bir odanın duvar boyası bile sizin üzerinizde bir etkisi olabilir.

Peki demin de bahsettiğimiz gibi bu Yeşil Mimarlık tam olarak nedir? Eğer özetlemek gerekirse, yeşil mimarlıkta çevreye en az zararı verecek, yapı malzemelerini en verimli şekilde kullanacak, yapıda kullanılacak alternatif enerji yollarını sağlayacak (Örnek: Güneş panelleri) bir yapı tasarım anlayışıdır. Bazı faydalarını yazımızın en sonunda paylaştık.
Tıpkı Mimarlığın ayrı tanımları olduğu gibi Yeşil Mimarlığının da farklı tanımları bulunmaktadır, ancak isminden de anlaşıldığı gibi, çevre-dostu yapılardan bahsedilmektedir. Böyle bir tasarım anlayışı hem çevremizi korumakla kalmaz, bütünüyle yaşam tarzımızı ve ülke ekonomisini etkilemektedir. Öyle ki, gelecek aslında karanlık ve pis şehirlerden değil, yeşil ve verimli yapılardan oluşacaktır (ya da en azından günümüz mimarları öyle olmasını hayal ediyorlar) . Yine de, geleceğinin mimarisi Yeşil Tasarımıdır (Green Design) diyebiliriz.
Burada daha fazla detaya girmeyeceğimiz için daha fazla bilgi edinmek isteyenler kaynaklarımıza göz atabilirler. Özellikle TED konuşmalarını dinlemenizi tavsiye ederiz [Kaynak 9] ve paylaştığımız PDF dosyalarını okumanızı isteriz [Kaynaklar 16 & 17]. Şimdi de birkaç tane örnek sunmak istiyoruz.
Nanyang Teknolojik Üniversitesi (Singapur) 
Kaliforniya Bilimler Akademisi
Yeşil Çatıya Sahip Bir Bina (Şikago) 
Yeşil Çatılı Aldar Marketi (Abu Dhabi) 
Vancouver Batı Kongre Merkezi (Vancouver) 
Los Angeles’ta Otoyol Üzerinde Bir Park Önermesi
Samoo Mimar Ve Mühendislerin Yeşil Çatı Üzerine Bir Çalışması
Kuzey Amerika’da Yeşil Bir Duvara Sahip Bir Yapı
© Kenneth M. MynerYeşil Mimarlık illa "Yeşil" midir? Yani çatısında ya da yanlarında yeşillik barındırıyor diye mi yeşil mimarlığa girmektedir? Bu her zaman doğru değildir. Mesela sırf Güneş enerjisi ile çalışan yapı tasarımları da bulunmaktadır ve bunlar Yeşil Mimariye girmektedir. Doğrusu Yeşil Mimarlık ve Sürdürülebilir Mimarlık iki ayrı alan gibi durmaktadır ancak ortak yönleri fazladır. Peki genel olarak Yeşil Yapıların ne gibi faydaları bulunmaktadır?
(1) Kentsel yaşam alanlarına değer katması.
(2) Binanın değerini artırması.
(3) Yapım aşamasında doğal çevre tahribatının en aza indirilmesi.
(4) Temiz teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesine ortam sağlaması.
(5) Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin değerlendirmeye alınması.
(6) Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının arındırılması.
(7) Yağmur sularının kullanımı ile kanalizasyon sisteminin yükünü azaltma.
(8) Güneş enerjisinden yaralanma.
(9) Doğal ışıktan yaralanma.
(10) Yeşil katmanların güneş ışınlarını yansıtmaması ile sera etkisini oluşturan yansımaları azaltması.
(11) Enerji tasarrufu sağlaması.
(12) Yeşil katmanları ile oksijen üretmesi.
(13) İzolasyon sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetlerinin ve karbondioksit salınımının azaltılması.
Kendimizi betondan ormanlar inşa ederek doğadan soyutladığımızı düşünürüz ancak bizler de doğanın bir parçasıyız, bu sebeple küresel ısınma, çevre kirliliği ve benzeri konularda önlem alıp daha sağlıklı bir geleceğe adım atabilmek için bu tarz gelişen teknolojiler ve mimari atılımlar gerekli olmaktadır.
“Kendi topraklarını mahveden bir ulus kendini de mahvetmektedir. Ormanlar yaşam alanımızın ciğerleridir, havayı temizler ve insanlarımıza taze güç vermektedir. ” (Franklin D. Roosevelt)

Yazan: Arsel Acar (Evrim Ağacı) Kaynaklar Ve İleri Okuma: - Wikipedia "Green Building" Makalesi
- My Florida Green Building
- Building Green
- MaxalConstruction
- Inhabitat
- Architecture
- HowStuffWorks
- WiseGeek
- TED Talks
- Wikipedia "Architectural Style" Makalesi
- Green Living
- PopUp City
- Wikipedia "Sustainable Design" Makalesi
- ArchDaily
- Yeşil Bina
- Mimarlar Odası
- Cedbik
kaynak:
evrimagaci.org/fotograf/43/4660