Anı yaşamak, içinde bulunduğumuz an içerisinde, ne hissettiğimizi fark edebilmek ve bu hisle tam olarak temas edip, içimizde olmasına izin vermektir. Tam bir farkındalık anı olarak düşünülebilir. İmkansız görünen imkanlı yaşantılara bir örnek olarak düşünülebilir. Dış ve iç dünyayla aynı anda ve birlikte, bütün şekilde temas edebilmek. Bunu yaşayabilmek için sadece "yaşamayı sürdürmek, yaşamın içinde olmak" yeterli olacaktır. Pek çok kişi, yakalanacak uygun "anın" peşinde koşarken, içinden geçtiği ve fark etse, kendisini daha "büyütebilecek" anları atlar.
Farkındalık, kendimizi seyrederken, "fark ettim mi acaba; bu sefer başardım mı" gibi sorular sorarken yaşayabileceğimiz bir şey değil maalesef. Tam aksine "bir de baktım artık bunları sorun olarak algılamıyorum" dediğimiz anların toplamı. Bu açıdan, farkındalığın en temel yapısı olarak "anı" düşünebiliriz.
An'ı toplamak, anı toplamak gibi düşünülebilir. Tüm anılar, yaşanmayı bekleyen diğerleriyle birlikte ve şu anımızın birlikteliği yaşamdaki en kıymetli şeylerden bir tanesidir.
