Bekaret önemini yitirmiş midir?

bozulmadıysa yitirmemiştir :)

Emre Kongar'ın "Kızlarıma Mektuplar"'da bekaret algısı neden nereden gelmiştir buna değer neden verilmektedir için yazdığı küçük yazısından hatırladığım, öncelikle Avrupa toplumları beylikler ile yönetilir iken o toprak ağaları/sahipleri toprakların üzerindeki her şeye sahip olma olgusundan geldiği söylenir. Her şey derken; toprakları üzerinde yaşayan insanlar dahil ona ait sayılmaktadır. Ve ilk gece hakkı da yine o toprağın sahibine aittir topraklarda kim evlenir ise evlensin ilk geceyi eşinden önce; isterse toprak ağasıyla olmak zorundadır (efendi köle tavrı). Daha sonra değişen eşitlik algısıyla bunu kurtarılmış bir hak olarak görüp, kişinin evlendiği ve istediği adam ile olması Avrupa'da kurtarılmış bireysel hak olarak görülmüş ve bu neden ile değer kazanmıştır. Tabi ki modernleşen toplum ile kölelik sonrası bireyin kendi bedeni ve özgürlüğü tercihi olgusuna kadar varılmıştır.

Bekaret, neden olduğunu anlamasam da hristiyanlıktan yahudiliğe veya hindulara kadar kadının saçı, başı, bacak arası, köleleştirme, mal olma, sahibi olma tavrı değişmemiştir. Türkiye ve benzer ülkelerde halen öğretiler arasında tabu olarak devam etmektedir. En modern dediğimiz (üst beyni gelişkin) insanların bile öğretilerin çizdiği sınırda takıldığını görmek bunun en belirgin kanıtıdır. Hatta hala bu konuyu konuşuyor olmak bile :).

Kanımca erkeğin bu örf, adet, gelenek ve öğretiden çok; alt benliğinde "İlk olarak birlikte olduğu adamı daha çok mu sevdi? Benden daha mı iyi idi? Ya da kaç kişi oldu?" gibi gereksiz bencilce ve kişiliğinin bozukluklarını kadına yansıtmaları öz güven sorunlarıdır. Karşılaştırılma fikri o kadar korkutur ki karşısındakinin onu ne kadar önemli nedenlerden seçtiğinin farkına bile (aşk gibi, sevgi gibi, mutlu ettiği gibi...) varmaz, varamaz... Kendini ve karşısındakini küçük kafasına hapsetmekten kendini alamaz. Sonuç olarak yitirmemiştir, alt bellek sorunudur. Ve bence bir kaç kuşak sonra beden özerkliği ve beynin sevilmesini normal algılayabilir olacak.

Kadınların muhatap olmak zorunda kaldığı en şerefsiz kelimelerden bir tanesi "kızlık zar'ı". Onun adı himen bezi ve orada bulunuş amacı, bir yaradılış mucizesi. Soyun devamını sağlık bir şekilde devam ettirilebilmesi için kadınların evlenme çağına kadar bağışıklık sistemlerini ve doğurganlığını mikrop, virüs, bakteri gibi zararlardan korunması. Neden himen bezine bu kadar önemli bir görevi varken vaginal noter muamelesi yapılıyor.

Sadece bakire olmadığı için herhangi bir ilişkimi bitirmem veya karşımdaki hakkında kötü düşünmem. Biz erkekler için "milli olmak" gibi bi kavram var ise, kadınların bakire olmaması da bir şey değiştirmemelidir diye düşünüyorum. Devlet kadınlara vesika verip genel evlerde kadınları çalışmasına müsade ediyor. Ayrıca bakireliğin namus ile ilgisi olmadığının farkına varmamız gerekiyor. Basit bir zar nedeniyle bir kadın hakkında kötü düşünmek, cehaletten başka bir şey değildir...

Yitirmedi, yitirmemeli de.

yitirmemiştir

bekaret nedir???? coktan yitirdi...

Hiç önemli olmadı ki yitirsin