Soru sahip olduğumuz bir yanılgıyı da barındırıyor. Doğaldır ki sosyal varlıklarız ve iletişimde olduğumuz insanları türlü sebeplerle kategorize ediyoruz. Gündelik koşturmacalar içerisinde ne yazık ki unuttuğumuz ve benim de artık benimsediğim bir kural var ki bana göre pek çok soruya cevap veriyor. Yalnızız aslında. Yalnızlık ömür boyu velhasıl. Nicelik olarak yalnız olmasak da nitelik anlamında bu gerçeği kabul etmek de fayda var. Kurulan hayaller, yapılan planlar, anlatılan, aktarılan her türlü an, anı, anekdot sadece karşındakinin anladığından ibaretse ve aslında biz; aslında unutarak ve büyükçe içtenlikte karşındakinin de anlamadıklarını, hissetmediklerini, duymazdan geldiklerini, önemser göründüklerini, ilgilenmiş gibi yaptıklarını kendi zihnimizde tamamlama çabasına girdikçe büyük bir yanılsamanın da kuyusuna çekilmiş oluyoruz. Bir an olsun, bir umutla yalnız değilmişiz gibi yapıyoruz.
Saplantı bir aşığa sevecen bir psikologun da dediği gibi aşık olduğunu zannettiğin kişi o değil aslında. Senin yarattığın bir yanılsama. Arkadaşlıklarda da öyle oluyor. Hele ki tek taraflı ve anlaşılmaz bir sona sahipse kişi, karşısındakinden daha çok kendini sorgulamalı. Mutlu olmak, hayata umutla bakmak, motive olmak, enerji bulmak, hayal kurmak, plan yapmak, keyif almak vb pek çok eylem için ne zaman ki kendimizi bağımlı hissetmeyiz, o zaman bayağı bir ifade ile çıkara dayalı pek çok alışverişten de en az zararla ayrılabiliriz. Her ilişki bir alışveriştir ve müşteri sizden ne almak istiyorsa onun için iletişime geçer. Unutmayın ki vermeden almak ticarete aykırıdır.
Katı, basit, bencilce gelebilir cevabım fakat bir sabah uyandığımda böyle hissetmeye başlamadığımı kabul etmenizi rica ediyorum. Özet olarak, zaten bir yanılsama olan durum doğası gereği sona ermiş. Kabullenin, gerekli aralıklar için notlarınızı alın, geçmişe takılı kalmayın ve aynı hataları yapmak üzere yola devam edin.