Felsefe hakkındaki düşüncelerim
felsefeekibi.com forumu sonrası epey değişmişti. 10 yıl filan oluyor herhalde kapanalı. Bu kadar derin insanı bir arada buluşturabilecek, bu kadar derin başka da bir havuz görmedim. Özellikle bu işin akademisyenlerinin sık sık ışık tuttuğu bu özel ortamın dilini başlangıçta yadırgamıştım. Gelişi güzel tercümelerin ezberlenmesinden türemiş sosyalist ağızdan bahsediyorum. Buna bir de terminolojik anlamlar yüklenmiş, ''Türkçe'' kelimeleri ekleyin, ohh mis gibi oluyordu. Bir konuda yazı yaz, önce İngilizceye, sonra geri Türkçeye çevirsin google, öyle bir şey oluyordu. Ama alışıyor insan...
O siteden kalan sağda solda alıntılardan, ne dediğime örnek bir cümle;
''Göstergebilimin, anlamlı bütünlere özgü anlamsal ayrılıkları, anlamsal eklemlenişi (anlamlamayı), bir üstdil aracılığıyla yeniden üreterek açıklamayı amaçlar. Bu amaçla, salt bildirişim dizgelerini ya da göstergeleri değil, anlamlı bütünleri (anlamlama dizgeleri) ele alır. Simgesel mantıktan, matematikten, budunbilim ve dilbilimden kaynaklanan bu anlamlama kuramının inceleme aygıtı çç aşamadan oluşur: 1. Betimsel dil; 2. Yöntembilimsel dil; 3. Bilgikuramsal dil.Her üç aşamaya ilişkin, olarak da kavramsallaştırma ve mantıksal biçimselleştirme çabaları gerçekleştirilmiştir. ''çok daha akıcı başka bir alıntının alıntısı; ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“her başkaldırmanın, başlangıçta “bütün insanlar adına bir değer adına” yola çıktığını, ancak daha sonra “köklerini ve temellerini” unutarak, yani ne adına başkaldırdığını unutarak, ya karşı çıktığı tutum gibi buyurgan (totaliter) olduğunu ya da kendi kendini yok ettiğini belirtir. Politik alandaki yazılarıyla Franco İspanyasına da Stalin Rusyasına da eşit ölçüde karşı çıkan Camus’nün amacı, başkaldırma için felsefi bir ölçü, mantıksal bir tutarlılık ölçüsü getirebilmektir. Başkaldırma, bir şeye karşı gelirken, karşı gelme yolu, o yolla ulaşmak istediği amacı sarsıyorsa tutarsızdır. Bundan dolayı, her zaman için başlangıçta başkaldırmayı harekete geçiren değerlere, bütün insanlar için geçerli olması gereken değerlere bağlı kalmak gereklidir".
“(...)İnsanı insan yapan değerlerin yok sayılmasına ya da herhangi bir dogma ve ideoloji uğruna unutulmasına karşı çıkan Camus, sanatçı ve düşünür olarak kendi yeri ve tutumu hakkında şunları söyler: “Benim rolüm, dünyayı ve insanı değiştirmek değil. Çünkü bunun için ne yeterince erdemim var ne de insanları aydınlatacak ışığım. Ama, kimi değerler var ki, onlar için bir çaba gösterebilirim. Bunlar, öylesine değerlerdir ki, değişmiş bir dünya bile, onlar olmadan yaşanası bir dünya değildir. Onlar olmadan, bir insan, bu yeni bir insanda olsa, saygıya değmez. ”
Albert Camu'nun yeniden cevrilip basilan Başkaldıran Insan adli kitabiyla ilgili Hollanda Felsefe Forumu dergisi soyle bir yorum yapiyor:
"Hannah Arendt en Albert Camus ikilisi, kırk yıldan fazla bir süre önce devrim üzerine birer kitap yazdılar. Onlar bu kitaplarıyla günümüzün kafası karışık sol düsüncesine yeniden hayat verebilirler".
---------------------------------------------------------------------------------------------Felsefe zannedildiği gibi birşey değil, eğitim gerektiriyor, tüm felsefe tarihine hakimiyet gerekiyor, tarihsel yaklaşımları, tartışmaları, kabulleri, tespitleri bilmek gerekiyor, ki bu şekilde ancak, ortak zeminde o bakış açılarıyla etkileşebilirsiniz, dünyaya bakabilirsiniz. Kallavi ciddiyette bir bilgi birikimi gerektiriyor. Çoğunlukla okuyucusu olduğum siteden şu yazıyı okuyun, felsefeekibi sonradan dergi çıkarmaya başlamıştı, oradan alıntıdır, dediği gibi postmodernizm üzerine okuma atlası gibi güzel bir derleme;
nina.bencoya.com/181/postmodernizmiteyi-. . .