Psikanaliz, uzmanlığın çok ötesinde bir eğitim gerektirir. Soru 'ne düşünüyorsunuz' diye bittiği için kendi fikirlerimi yazıyorum.
Freud ve psikanaliz dediğimizde beni en çok etkileyen yaklaşımı; ruhsal yapıyı buz dağına, buz dağının suyun üzerindeki görünen bölümünü bilince, suyun altındaki bölümünü ise bastırılmış düşünce ve davranışlarla isteklere benzetmiş olmasıdır. Çevremdeki insan davranışlarına baktığımda da bu kuramıyla ne kadar doğru yaklaştığını görüyorum. Hemen aklıma günlük hayatta çok kullandığımız 'ummadık taş, baş yarar' sözü geliyor.
'İnsanları tanıyamıyorum' dememizin ana nedenlerinden biri de bu bence. Tanıdığımızı bildiğimizi düşündüğümüz insanların olaylar karşısında verdiği beklemediğimiz tepkiler bu buz dağının görünmeyen bölümünün dışa vurumuyla ortaya çıkıyor.
Freud'un kendi kişiliğini çözümlemeye çalışarak iç dünyasına inme çabaları ve bastırılmış duyguların rüyalarla ortaya çıkabileceğini savunması, hiç bir davranışın rastlantısal olmadığını ispatlama girişimleridir.
İd, ego ve süper egoyu ortaya atmasıyla da psikoloji tarihinin en ses getiren tartışmalarından birini başlatmıştır.
İnsanların yaşadığı bütün psikolojik problemlerin ana nedenlerini sadece çocuklukta yaşanan cinsel tecrübelere ve kurulan hayallere dayandırmasını ise biraz gerçek dışı buluyorum.
Her ne kadar her ortaya attığına katılmasak da eleştirsek de psikoloji tarihine derin izler bırakarak adını yazdıran Freud insan yaşamında başka boyutlar olduğunu görmemizi sağlamıştır.