Bu soru türlerini seviyorum, aslında cevabını bildiğimiz sorular ama başkaları ne düşünüyor "farklı bir renk yada farklı bir bakış açısı çıkar mı? " soruları bunlar.
İnsan oğlu acımasız bir eleştiri gücüne sahiptir, Örnek olarak yaşanmış bir olayı paylaşayım;
Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. Ve onu “Renklerin Ustası” anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş.
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık
eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru ise;
- Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek, diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor.
Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki... Alıp resmi götürmüş Ranga Guru’ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru’ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru
Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte bırakmış. Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış.
Ranga Guru ise;
Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin.
Yapıcı olmak eğitim gerektirir.
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi.
Sevgili Raciçi Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.
Emeğininin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.
Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur.
Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma, demiş.
Kısaca biz şuyuz; eleştirmeyi ve yorumlamayı çok iyi biliriz ama yapıcı olmak ve onarmak için eğitim gerekiyor. Biz bu eğitimden noksan olduğumuz için yapıcı olmuyoruz. Kitaplardan bahsederiz, okuruz yarım bırakırız, okuruz unuturuz, bazen sırf "kitap okudum" demek için okuruz. Bize ne kattığını yada kelime haznemizi ne kadar geliştirdiğinin bir önemi yok tabi...
Az okuyoruz; bazılarımızın zamanı yok, hayat meşakkat ve kaygılardan, kafa dinlemeye zamanımız yok... Çünkü, bahanemiz çok... Ne yazık ki bu bir gerçek, isteyen kendine öyle bir zaman ayırır ki, her şeye zamanı vardır fakat bunu kullanmayı bilmekten acizdir. . .