İnsan ancak duygularını anlamaya başlarsa var ediliş nedenine cevap bulabilir. Örneğin içinde bulunduğumuz ortama giren ve bizim biçimsel alışkanlıklarımızın dışında görünümü olan biri hakkında içimizden bir hikaye yazmaya başladığımızda ( adam keçi sakallı ve at kuyruğu saçlı olsun ) " bu adam belli ki dini hassasiyetleri zayıf, büyük bir ihtimalle içki içer , ailesi ile ilişkileri özgür bir hayatı seçmesi nedeni ile bencillikler üzerine kurulmuştur" gibi söz konusu kişinin gerçeği ile ilişkisi olmayan akla hayale gelmez bir kurguyu zihnimizde tespit ettiğimizde, kimliği olan bir benliğimiz olduğunu fark etmeliyiz. Benliğimiz ile duygu düşünce ve psikolojimize yönlendirdiği algılar arasındaki illiyeti çözümlemeye başlamamız , tüm duygularımızda onun izleri olduğu bilincini yaratacaktır. Bu nokta onun insanlarla ilişkilerimizde kıyaslar sonucu ortaya çıkan her tür üstünlüğe talip olduğunu ve yeri geldiğinde de aşağılanmayı dahi kabul edebilen bir karaktere sahip olduğunu anladığımız yerdir. Yukarıdaki örnekte derinlemesine bir değerlemede ben daha Müslümanım demektedir anlaşılacağı gibi.
İşte tüm duygularımızda benliğimizin varlığını çözümlemeye başladığımızda insanı " peki bu üstünlüklük makamlarının bir sahibi olması gerekmez mi ? Ve bize aşağılanmayı reva görmeyen " bir yaratıcının varlığını sorgulamaya yönlendiren, ortak bilinç ortaya çıkar. Allah hakkında bilgi edinmeye başladığımızda ise ( örn: Onun İsimlerini), kıyaslar aşamasında benliğimizin yarattığı tüm tahammülsüzlüklerin gönül alemi birlikteliğinde bertaraf edebileceğimizi öğrenmekteyiz.
algilarveteklik.com