Aslında söyleyeceklerimin bir kısmı buradaki görüşlerle örtüşüyor.
İlk olarak, kişinin özgüveni, toplum hayatında tarih şeridinde ilerledikçe kırılır (başkaları tarafından) Özgüvenin en önemli unsuru, soru sormaktır. Özellikle çocuk yaşta ama bilincin oluşmaya başladığı bir dönemde, çocuğun, sorduğu soru karşısında alaya alınması, terslenmesi ya da cevapsız bırakılması, onu zamanla soru sormaktan soğutur, çekingen hale getirmeye başlar.
İkincisi, hayat bir mücadeledir ve bu mücadelede ayakta kalabilmek için insan, bir işin ucundan tutar, bir yere sığınır, bir konuda uzmanlaşır. Mesela bir şehirde, bir iş, meslek sahibi olur. Örneğin bir marangoz olmuşsa, uzmanlığına uzak ve işine yaramayacak konularla ilgilenmeyi bilinçli ya da bilinçsiz olarak kafasından eler. Ama bir marangozun nakliye kamyoneti varsa, bu kamyonetin arızalarıyla ilgili konularda soru sorması ve bir şeyleri öğrenmek istemesi doğaldır. Neticede hayatta heves için zaman ve rahatlık da gereklidir. Soru sorma hevesi, yoğunluktan dolayı azalır.
Üçüncüsü, kişi, donanımlı ve zihnen gelişmiş olarak yetiştirilmemişse, ileri yaşlarda da pek de soru sorması beklenemez. Çünkü teknoloji ve enstrümanları gün be gün gelişmekte ve kişimiz bunları takip etmemekte ya da takipten çekinmektedir.
Dördüncüsü, yaşlı kişiler, bazı toplumlarda bilge "gibi" kabul edilir. Kendilerine, geleneksel konularda danışılan, fikirleri alınan kişilerdir. Özellikle genç nesle mahçup olmamak konusunda, yeni çıkan şeyleri, terimleri çok sorgulamama eğiliminde olabilirler. Yani açık vermek istemezler.
Beşincisi, o toplumun kuralları devreye girer. Yeniliğe dair konularda "Gençler daha iyi bilir, gençlere yaptıralım, bana sorma gençlere sor" anlayışı kabul görmüştür. Tabu olarak kabul edilebilecek bu konu, yaşlı kişiyi tembelleştirir, zaten yaş ilerledikçe insanlar rahat yaşama eğilimine girerler.
Altıncısı, 'eski de eski' diye tutturan insanlar vardır. Yaptığının, ürettiğinin, kullandığının yenilerden iyi olduğu konusunda yaşam tarzı geliştirmiş olan bir birey bu yüzden hem iletişimi bozulduğu için hem de eskinin yerine gelecek olana önyargılı olduğu için soru sormamaya eğilimlidir.