Üslupları kimse tam olarak bilmediği içindir. İnsanların bildiği daha doğrusu öyle sandığı iki üslup var. Bunlar ise modern ve klasik üslup. Ha birde bunlara minimalist eklendi. Herkes her şeye minimalist diyor. Aslında Modern üslup ya da klasik üslup diye bir şey yoktur. Örneğin stil, pop art, retro, bauhaus, vb. bunların hepsi birer modern üsluptur. Art nouveau, gotik, barok, rokoko, neo klasik, arts and crafts, vb. gibi üsluplarsa klasik tarzda üsluplardır ve modern ya da klasik diye ayrı bir üslup yoktur; bunların genel isimleridir. Şuan genel olarak uygulanan tek üslup aslında victoria üslubudur. Yani nedir bu üslup: bu akım sanayileşme dönemine geçiş sıralarında ortaya çıkmış ve herşeyden alakasız olan şeylerden biraz var üslubudur. Aslında üslupsuzluktur. Ve genel olarak evlerimizde kullanılan tarz sandığımız şey budur. İç mimarlığın da en önemli konularından biri budur. İç mekan,
cephe ya da mobilya, endüstriyel ürün vb. tasarlarlarken mimar, önce bir stil seçmeli ve mekanı ya da ürünü ona göre giydirmelidir. Bir tasarım her işlevi, konstrüksiyonu, cephesinden mekanın kendisine, içindeki mobilyalarına, kapı kollarına kadar tek bir dil ve kimlik taşımalıdır. Tasarımdaki bu dili kusursuz konuşturabilmek için ustanın, işverenin, tasarımı yaptığı kişinin, bütçenin, zamanın vb. hepsinin önce seninle ortak dili konuşabiliyor olması gerekir. Bunu son zamanlarda en iyi başarabilen mimara örnek verilebilir: