Mimarlık sosyal değildir, aslında okurken sosyalleşmek için hiç bir zamanınız yok.
Sürekli çizimler, araştırma ödevleri derken size zaman kalmıyor. Ayrıca sinir bozucudur. Kendinizi değil başkasını memnun etmek zorundasınız. Jüriye çıktığınızda kötü çizilmiş bir proje, iyi çizilmiş bir projeden daha iyi not alabilir. Aslında bu durum ürün satmak gibidir. İyi satıcı olmanız gerekir. Güzel tarafıysa kendinizi çizimlerle avutuyorsunuz ve hoşlanmaya başlıyorsunuz. Sabaha kadar bitmeyen çileli çizimler hoşunuza gitmeye başlıyor. Uykusuzluk, düzensizliği getirir ve düzensizlikten düzen oluşturuyorsunuz. Yaratıcılığı uykusuz gecelerden öğreniyorsunuz. Bu yüzden mimarlığı okuyorum.