Yıllardır aynı tartışma sürüp gidiyor, bu kafayla da sürecek. Eğer Evrim Teorisi'nden rahatsız olunuyor ve bunun doğru olmadığına inanılıyorsa, bunu çürütmek ilahiyat anabilim dalının değil, biyoloji, antropoloji, paleontoloji, genetik anabilim dalının işidir.
Neden yaşlanır, nasıl yaşlanır ve sonucunda neden ölürüz?
Bu, hayatın devamı için gerekli bir döngüdür. Hayat derken, sadece kendimizin ve kendimizle birlikte o sürede yaşayan canlıların hayatı anlaşılmamalıdır. Dünya'daki yaşam bir bütündür. Örneğin ben, o mega boyuttaki yaşamın küçük bir parçasıyım.
Ama benim de bir hayatım var. Benim hayatımda, kalın bağırsağımın iç hücreleri 15 günde bir ölüp, dışarı atılıp yenilenirken; beynimdeki nöron adı verilen sinir hücreleri asla yenilenmiyor. Çünkü eğer beyin hücrelerim de ara ara yenilenecek olsaydı, yazı yazmayı, mesleki bilgilerimi yeniden baştan öğrenmek zorunda kalacağım gibi, dengede durmayı, idrarımı tutmayı da yeniden öğrenmem gerekecekti.
Eğer hiçbir canlı ölmeseydi, sürekli ve normal olarak da üreme devam etseydi dünyada yaşam sona ererdi. Çünkü, yaşamın devamı için gerekli girdilerin -ki bazı canlıların da çıktıları olurlar- paylaşımı ve paylaşılsa bile dağılımı konusunda ciddi kriz oluşurdu.
Evrim sonucunda, görmeyi, duymayı, tatmayı, koklamayı, düşünmeyi gerçekleştiren hücre; ölümü ve yaşlanmayı engellemedi, çünkü bunları gerçekleştirirken kendisi de yıpranıyor ve ölüyordu.
Yaşlanmamızın en temel (yani hastalığa kapılmasak bile en doğal olarak) sebebi, hücre çoğalmasının temel mantığında yatar. Yaşam sürecimiz, hücre yenilenmesine bağlıdır. Yenilenme, bir önceki hücrede kopyalama yoluyla yapılıyor. Yani en baştaki (doğumdaki) orijinal hücreden değil. Kopyanın kopyası, onun kopyası derken, amiyane tabirle hücrenin kalitesi düşüyor. Bunu şöyle düşünün, renkli bir dergi sayfasından renkli bir fotokopi çekiyorsunuz. Sonra orijinal sayfadan değil de fotokopi çıktısı olan sayfadan tekrar fotokopi çekiyorsunuz. Bu zinciri böyle devam ettirirseniz ve kopyaları yanyana koyarsanız, renk kalitesinin düştüğünü görürsünüz.
NOT: İsteyen, istediğine inanmakta serbesttir. Buna düşünce özgürlüğü denir. Bunu ifade etmekte de serbesttir. Buna da ifade özgürlüğü denir. İnsanları belli bir düşünceye davet edebilir, yayın çıkarabilir, propaganda yapabilir. Lakin kendi düşüncesiyle çelişen düşünceye inanan kişileri hapse atmaya, dövmeye, öldürmeye kalktı mı bu işte gericiliktir. Kamu düzeni, insanları öldürmeye, sindirmeye, yaralamaya, mağdur bırakmaya çalışan fikirleri yaymaya kalkanları da cezalandırmalıdır.