Değildir.
Bakın bu anlatacağım gerçek hikaye;
Almanya' da TV de canlı yayın bir yarışma programı. Kelime söylüyorlar kulağına, sen de tarih ediyorsun, -neydi o bildiğimiz oyun işte.
Alman kızı tarif ediyor kelimeyi, mor renkte, tazeyse beyaz olur, yeşil yeşil sapı olur, kötü kokar, acıdır...
Öbür Alman kız bilemiyor derken, son tarif geliyor, -Hani Türkler çok yer, pis kokar...
Aaa soğan, diye biliveriyor, sarı saçlı mavi gözlü Helga yavrusu...
O zamandır, soğanı da soğan yiyeni de savunurum, tersi söylendiğinde Helga gelir aklıma, kendi baharatlı domuz sucuğu kokusunu duymaz buram buram...
Velhasıl karşılıklı yenir, biri yemezse, nezaketen yenmeyebilir...Yendikten sonra diş fırçalanır, sakız çiğnenir v.s. Kokusunu sevmeyenler için sarımsak tabletleri var yutmak için, faydaları hakkında destan yazılır.
Öğünü ekmek soğan olan kırmızı yanaklı Anadolu kadınına hiç girmiyorum, attan inmeden önce kınalı koyunu sırtından tuttuğu gibin havaya kaldırandan bahsediyorum, zira girdiğim zaman çıkamıyorum. Ağır geliyor bazılarına....light takılmak, laf sokmak, cinsel etkileşimlerde bulunmak in, gerçekçilik edebiyatı out netekim. (@Bazarov yeni nesil diyom)