İşsizlik ve iş beğenmeme....
Harika bir konu olmuş bu beğendim hemen.
Bu sabahki veriler Türkiye'de 2,7 milyon işssiz olduğu yönünde. İyimser bir hesaplama yöntemiyle nüfusun %50'sinin çalışma yaşında olduğunu varsayarsak, 38 milyon insandan 2,7 milyonu işsiz. Eşleri ve kendileri 2,7 milyonun içinde olduğundan, çekirdek aile mantığıyla bakılması gereken 2 bireyde (yaşlı anne, baba, kardeş, çocuk) yola çıkarsak 5,4 milyon ( yani %15) insan aç yani. Bu çalışması gereken nüfusun açlık rakamı hiç böyle bakıyormu olaya hükümete yakın istatistikçiler ekonomistler bilmiyorum...
Peki bu insan ne iş bulsa çalışır mı ya da çalışmalı mı? Ben olsam ne iş bulsam çalışırım diyorum kolayca, bu karakterle ilgili birşey. Ama çok ve kolay para kazanmak, çalışmaktan geçmiyor.
@fundaseydem in de dediği gibi okumuş yazmış kesim haklı bir mantıkla iyi bir hayat peşinde bunun için okudu zaten, ama ekonomi bu insanları istihdam edecek patronları da ucuz iş gücü bulmaya itiyor, onlarda basit işletme mantığında haklı, peki bu çelişki nasıl çözülecek?
Önce meslek isimlerinden başlamak gerekiyor.
Telefonlara bakacak, radevuları ayarlayacak sekreterler 'halkla ilişkiler uzmanı', getir götür yapacak eleman 'ofis boy', bekçi 'güvenlik elemanı', (geyiğe düşmemek için uzatmıyorum) olunca bu basit işleri yapacak ara elemanlar da maalesef maaş beğenmiyor.
Ben danışmanlığını aldığım şirketlerde (gerektiğinde) kadro kurarken üniversite bitirmiş, genç hatta staj sorunu yaşayan insanları tercih ederken, ara eleman işlerinde "ben yaparım abi" diyenleri tercih ediyorum. Çünkü ara eleman iş basit olsa da işi seven, gayretli, mızmız etmeyen eleman demektir.
Ve şimdiye kadar gördüm ki, ara elamanlarını maaş anlamında mutlu eden iş yerlerinde, asıl işi yapan üniversite mezunu uzman kadro da daha memnun çalışıyor, doğal olarak işletme para kazanıyor ve uzman personel de refah sağlayan bir iş sahibi oluyor.