Japonya’da 1921 yılında yaşanan maddi sıkıntılardan dolayı, pek çok çocuğun yeterli düzeyde beslenmemesine bağlı olarak rahatsızlanmaları ve hatta hayatlarını kaybetmeleri sonucunda, o dönemde Kyoto Üniversitesi’nde tıbbi mikrobiyolog olarak çalışan Dr. Minoru Shirota, (yakult.co.jp) bu konu üzerine çalışmaya karar vermiştir (Wesselink, 2010) . Dr. Shirota, beslenmemizde önemli yere sahip olan sütten yola çıkarak, sütün içerisinde bulunan laktik asit bakterilerini çok daha güçlü ve dayanıklı bir hale getirmeyi hedeflemiştir. Böylelikle bağırsakta yer alan zararlı bakterileri laktik asit bakterileri sayesinde yok etmeyi amaçlamış ve bu konuda da başarılı olmuştur. Bunun için 1930 yılında, o zaman kadar bilinen Yakult içeceğini bağırsak florasının dengeleyerek, mide ve on iki parmak bağırsağındaki asitlerden etkilenmeden bağırsak florasınına yerleşip burada anti bakteriyel maddeler üretilmesini sağlayan bir süt ürünü halinde geliştirmiştir. Minoru Shirota tarafından aktif halde kullanıldığından dolayı Lb. Casei
bakterisine Lactobacillus casei
Shirota da denilmektedir. Yakult ismi ise, “Jahurto-Esparanto” yani yoğurttan türetilmiştir. Yakult, şeker, glikoz, yağsız süt tozu, su, tatlandırıcılar ve Lactobacillus casei
Shirota suşu kültürü kullanılarak yapılmaktadır. Kımız (Kırgızca: kымыз), kısrak sütünün fermante edilmesiyle elde edilen geleneksel içecek. Orta Asya bozkırlarında yaşayan Kırgız, Başkırt, Kazak, Yakut ve Özbek gibi Türk halkları ve Moğollar arasında bugün de önemli bir içecektir. Süt şekerince zengin olan kısrak sütünden îmâl edilen kımız, beyazımsı bir sıvıdır. Çok eski bir târihi vardır. İlk olarak Orta Asya’da Türkistan ve Moğolistan taraflarında yaşayan kavimlerce içilmiştir.
Kımız, benzeri süt ürünleri gibi, belirli bir mikroorganizma topluluğunun faaliyeti sonucunda meydana gelir. Bu topluluk süt asidi bakterileri (Lactobacillus bulgaricus, streptococcus) ve mayalardan (torula kumys) ibârettir. Bu mikroorganizmalar aşılandıkları sütte süt şekerine etki yaparak asit, alkol ve CO2 çıkarırlar. Açık kaplarda yapıldığı için îmâl sırasında CO2’nin çoğu uçar. Alkol miktârı kefirden çoktur. Asit ikisinde de aynıdır. Ayrıca insana güç verici bir etkisi vardır.
Kımızda albumin ve kazein parçalanması olur. Pepton miktârı kefirdekinin 10 misli kadardır. Kazein çok ufak parçacıklar hâlindedir. Bunun sebebi iyi ve sık karıştırmadır. Kokusu yayık ayranı veya ekşi peynir suyunu andırır. Çalkalanınca köpürür.
Kaynaklar: